10 Haziran 2009 Çarşamba

#1

dünyanın en temiz, bunun yanında en karmaşık, ne olursa olsun en cana yakın insanlarının yaşadığı bir şehirde, doğum hastanesindeyiz. okulda da çok yakın iki öğretmen arkadaş olan hamile teyzelerimiz bitişik odalarda birbirlerine acı çığlıklarını duyurabilecek kadar yakınlar. baba adaylarımız, eşlerinin acı çığlıklarını duyup hüzünlenseler de içlerinde doğacak çocuklarının tarifsiz heyecanını yaşamaktalar. resim öğretmeni olan ayla hanım ikinci çocuğa hamile. "ilki erkekti bu da kız olsun" temennisinde. sınıf öğretmenimiz hatice hanım ilk kez hamile olmasa da yaşamasının sürmesini umduğu bu çocuk "erkekle başlayalım" dualarının sahibi. birileri her iki öğretmene de gülüyor ve hoca hanımlar çocuklarına umdukları cinsiyetlerde ve sağlıklı olarak kavuşuyorlar. gerçi erdal bebek bir iki gün küvez de kalıp korkutsa da ailesini, öykü bebek ilk günden sevndiriyor ayla hanımgili. hatice hoca ile ayla hoca aynı hastanede hemen hemen aynı anda doğurdukları çocukları yüzünden daha bir yakın ahbap oluyorlar. babalar aralarında beşik kertmesi esprileri yapıyorlar aile dostu misafirliklerinde.

gel zaman git zaman artan dostluklar, büyüyen çocuklar; gelmişler iki yaşlarına eydal ile öygü. birbirlerine ancak böyle seslenebiliyorlar. erdal, tombik, toparlak bir fırlama, yaramazlıkları ile etrafına dehşet saçıyor. öykü ise şirinlikten ölecek gibi, uslu da bir yandan. etrafında olan biteni gözlüyor, anlamlı bakıyor o yaşında. yan yana geldiklerinde nötralize ediyor, öykü erdal'ı. erdal etrafındaki herşeyi unutup öyküyle ilgileniyor, başka hiçbir şeyi umursamıyor.


hep huyuna gidecek değil ya hayat, ayrı kalıyorlar erdal ile öykü bebek birbirlerinden, 3 yaşına geldiklerinde. öykü ailesi ile başka bir şehire taşınmak zorunda kalıyor. artık farklı şehirlerde yaşayan iki aile ilk sene birkaç telefon görüşmesi ile vefa örnekleri gösterseler de ertesi senelerde onlar da kesiliyor. zaten telefon görüşmelerinde de hiç konuşturtmuyorlar erdal ile öykü'yü.

4 yorum:

defter

eğer gerçekten ölümümden sonra bedenimle ne yapılacağını umursuyor olsaydım, attığım her adımla ıslak bir pamuk gibi şekillenen beyaz plaj k...