22 Mayıs 2010 Cumartesi

aslında hiçbir şey kar değildir insana

böyle yazıları sevmiyorum aslında. ...ne gücü... sanki not alıyormuş, ...ne zayıf yönleri... kin düşüyormuş gibi o güne. ...ne de yüreği... yine de şu anın tasvirinden alıkoyamıyorum kendimi. sizin evdeyiz, kendi odanda "office" izlerken sen, salondayım. ya salon soğuk ya da sensizlik. her "soğuk burası" diyen gibi üşüyorum, sıcağına hasretim. ...gölgesi bir haç gölgesidir kollarını açsa... hem melodisi hem sözleri çok melankolik, lugatında "kıro" bir şarkı, dinliyorum. sanırım "kıro" olduğumda daha çok seviyorum seni. buraya yazdığım her cümleyi bağırmak istiyorum ancak bir duvardan farksızsın an itibariyle. ...ve kırar göğsüne bastırırken sevdiği şeyi...

ikilemde kalmışım; beni yanında isteyip istemediğine dair sorulara cevap arıyorum, literal olarak dahi hiçbirini yanıtlamıyorsun. "gideyim mi" diyorum, cevap yok. "kalayım o zaman" diyorum sonuç aynı, aynı sessizlik. kalıyorum, yine beton döküyorum gururuma, yine göze alamıyorum sensizliği, yine boyun eğiyorum. ve "kal" dahi demediğin evde sessizliğini umursamadan dikiliyorum. hayran kalıyorum sana, evdeki varlığım benim için bir devlet sorunuyken, olup olmaması senin zerre umrunda değil. biliyorsun yanı başın dışında yatacak yerim yok; biliyorum, sessizliğin bir karın gurultusu, açlıktan öldürüyor beni.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

defter

eğer gerçekten ölümümden sonra bedenimle ne yapılacağını umursuyor olsaydım, attığım her adımla ıslak bir pamuk gibi şekillenen beyaz plaj k...