7 Şubat 2010 Pazar

kış

bunu okuduğunda büyük olacaksın. ayakları çamurdan ağırlaşmış, bir su birikintisinde annesi eve öyle gelmesine kızar diye temizlediği modadan ve her türlü konfordan uzak plastik çizmeleri koyu yeşil, telaşında hüznün bütün renklerini taşıyan bir çocuk kadar karnın aç olacak. döneceğin evinde azar işiteceksin, dayak yiyeceksin, burnuna her koku gelecek ama aradığın kokuyu bulamayacaksın. ağlamayacaksın.

okuduğunda büyük olacaksın, bunu. bir oda bir antre evinin kapısından çıkar çıkmaz özgür zannedip kendini tadını çıkara çıkara koşarken özgürlük zannettiğin şeye, hiçbir zaman düzgün olmamış zeminde diğerleri arasında fazladan yükselen bir taşa takılacaksın, kafan yerle kavuşacak. burnundan kaldırıma yolladığın kan damlalarını izleyeceksin. kalkmak isteyeceksin ama kimse seni kaldırmayacak. ağlamayacaksın.

büyük olacaksın, okuduğunda bunu. kedilerin bile donduğu söylendiği bir kışta hasta olacaksın. giydikleri onca şeye rağmen üşüyebilen sokakta gördüğün insanlar gelecek aklına, güzel diye değil, kalın diye üstlerindekini kıskanacaksın. üşüyeceksin ama üstünü örten olmayacak. ağlamayacaksın.

bunu, büyük olacaksın, okuduğunda. babanın iş bulamadığı bir günde döndüğü boş elleriyle evde seninle birlikte o adama bakan üç kardeşin daha olacak, annenin bağırışlarını duyacaksın, silip silip kullandığın defterden kaldırmayacaksın başını. okuduğun kitaptakileri anlamayacaksın ama kimse sana anlatmayacak. ağlamayacaksın.

okuduğunda bunu, büyük olacaksın. ağlamayacaksın.

iyi ki doğdun candilimando.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

defter

eğer gerçekten ölümümden sonra bedenimle ne yapılacağını umursuyor olsaydım, attığım her adımla ıslak bir pamuk gibi şekillenen beyaz plaj k...